Haksız Tutuklama Sebebiyle Açılacak Tazminat Davalarının Hukuki Dayanağı ve Tazminat Davalarında Usul

Yayınevi: Yetkin Yayınları
Yazar: Emrah ÖZTÜRK
ISBN: 9789754649673
297,50 TL 350,00 TL

Adet

 
   1 yorum  |  Yorum Yap
Kitap Künyesi
Yazar Emrah ÖZTÜRK
Baskı Tarihi 2015/05
Boyut 16x24 cm (Standart Kitap Boyu)
Cilt Karton kapak

CU243
En Son Değişikliklerle Güncellenmiş  AİHM- Yargıtay ve AYM Kararları Işığında
Haksız Tutuklama Sebebiyle Açılacak Tazminat Davalarının
Hukuki Dayanağı ve Tazminat Davalarında Usul
Emrah ÖZTÜRK
2015/05 Baskı, 368 Sayfa
ISBN 978-975-464-967-3 

KİTABIN ANA KONU BAŞLIKLARI

  • KORUMA TEDBİRLERİ SEBEBİYLE AÇILACAK TAZMİNAT DAVALARININ HUKUKİ DAYANAĞI
  • KORUMA TEDBİRLERİ SEBEBİYLE AÇILACAK TAZMİNAT DAVALARI VE BUNA İLİŞKİN USUL

ÖNSÖZ 7
KISALTMALAR 13


GİRİŞ 15

BİRİNCİ BÖLÜM
KORUMA TEDBİRLERİ SEBEBİYLE AÇILACAK TAZMİNAT DAVALARININ HUKUKİ DAYANAĞI
1) Milletlerarası Düzenlemeler 17
A) Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 17
a) Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin Özgürlük ve Güvenlik Hakkı Başlıklı
5. Maddesi 17
b) Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin Özgürlük ve Güvenlik Hakkı Başlıklı
5. Maddesi İle Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 94. Maddesi Arasındaki İlişki 22
c) Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin Adil Yargılanma Hakkı Başlıklı 6. Maddesi 28
d) Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin Özgürlük ve Güvenlik Hakkı Başlıklı
5. Maddesi ve Adil Yargılanma Hakkı Başlıklı
6. Maddesi ile İlgili Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararları 32
2) Milli Düzenlemeler 35
A) Anayasa 35
a) Anayasanın “Temel Hak ve Hürriyetlerin Niteliği” başlıklı 12. Maddesi ile “Temel Hak ve Hürriyetlerin Sınırlanması” başlıklı 13. Maddesi 35
b) Anayasanın “Kişi Hürriyeti ve Güvenliği” Başlıklı 19. Maddesi 37
c) Anayasanın “Milletlerarası Antlaşmaları Uygun Bulma” Başlıklı 90. Maddesinin Muhtevası 42
d) Bireysel Başvuru ile Ceza Muhakemesi Kanunu m. 141 Arasındaki Öncelik İlişkisi 43
e) Konuya ilişkin Anayasa Mahkemesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Yargıtay Kararları 44
B) CEZA MUHAKEMESİ KANUNU DÜZENLEMESİ 49
a) Koruma Tedbirlerine Hükmedebilme Şartları 49
aa) Yakalama 49
aaa) Ceza Muhakemesi Kanunu
m. 98’e göre Yakalama 49
bbb) Ceza Muhakemesi Kanunu
m. 94 hükmüne göre Yakalama 53
bb) Gözaltına Alma 54
cc) Tutuklama 55
dd) Arama 58
ee) El koyma 60
b) Koruma Tedbiri Sebebiyle Tazminata Hükmedebilme Şartları 61
c) Ceza Muhakemesi Kanunu’ nun
“Tazminat istemi” Başlıklı 141. Maddesi ile
“Tazminat isteminin koşulları” Başlıklı 142. Maddesi 62
aa) Tazminat İsteminin Esasa İlişkin Koşulları 62
bb) Tazminat İsteminin Usule İlişkin Koşulları 69
d) Ceza Muhakemesi Kanunu’ nun
“Tazminatın geri alınması” Başlıklı 143. Maddesi 71
e) Ceza Muhakemesi Kanunu’ nun
“Tazminat isteyemeyecek kişiler” Başlıklı
144. Maddesinin Muhtevası 72
C) 466 Sayılı Kanun Dışı Yakalanan veya
Tutuklanan Kimselere Tazminat Verilmesi Hakkında Kanun’un Düzenlemesi 76

İKİNCİ BÖLÜM
KORUMA TEDBİRLERİ SEBEBİYLE AÇILACAK TAZMİNAT DAVALARI VE BUNA İLİŞKİN USUL
1) Manevi Tazminat Davası 83
2) Maddi Tazminat Davası 89
3) Maddi ve Manevi Tazminat Davalarında Uygulanacak Ortak Hükümler 91
A) Dava Açma Yetkisi 91
B) Yetkili Mahkeme 94
C) Dava Açma İçin Öngörülen Hak Düşürücü Süre 96
a) 466 Sayılı Kanun Dışı Yakalanan veya Tutuklanan Kimselere Tazminat Verilmesi Hakkında Kanun’a Göre Dava Açma Süresi 96
b) 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’na Göre Dava Açma Süresi 99
D) Cumhuriyet Savcısının Duruşmalarda Bulunma Zorunluluğu 103
E) Taleple Bağlılık 104
F) Resmi Tatillerin Düşülmesi Sorunu 105
G) Davacının Bizzat Dinlenilmesi Gerekliliği 106
Ğ) Gerçek Zararların Talep Edilmesi 107
H) Asgari Ücret Üzerinden Tazminata Hükmetme 107
I) Vekâlet Ücreti ve Yargılama Gideri 108
İ) Faiz 114
J) Tazminat Davası Açmak İçin Beraat Hükmünün Kesinleşmesinin Gerekip Gerekmediği Hususu 116
K) Uyuşturucu Madde Bulundurma Suçuna İlişkin
Tazminat Talebi 117
L) Gözaltı Durumunda Tazminat Talebi 118
M) Ceza Verilmesine Yer Olmadığına Dair
Karara Göre Tazminat İstemi 119
N) Şikâyetten Vazgeçme Sebebiyle Düşme Kararında Tazminat İstemi 121
O) Sonradan Yürürlüğe Giren Kanun Sebebiyle
Durumları Tazminat İstemeye Uygun Hale Gelenler 121
Ö) Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararına İlişkin Tazminat İstemi 123
P) Uzun Tutukluluk Süresi Bakımından Tazminat İstemi 123
R) İnfaz Aşamasında Meydana Gelen Hukuka Aykırılıklar
Sebebiyle Tazminat İstemi 129
S) Tazyik Hapsinde Tazminat İstemi 131
Ş) Tazminat İçin Tutuklama Kararı Verilen Her Suçtan Beraat Edilmesi Gerekliliği 131

4. Suç Soruşturması veya Kovuşturması Sırasında Kişisel Kusur, Haksız Fiil veya Diğer Sorumluluk
Hâlleri de Dâhil Olmak Üzere Hâkimler ve Cumhuriyet Savcılarının Verdikleri Kararlar veya
Yaptıkları İşlemler Nedeniyle Haklarında Tazminat Davası Açılması 133

SONUÇ 135

KAYNAKÇA

Akad, Mehmet/

Dinçkol, Abdullah             : 1982 Anayasası, İstanbul 1998.

Alacaptan, Uğur               : “Haksız Tutma ve Yakalama Hallerinde Devletin Tazminat Verme Mükellefiyeti”, AÜHFD, Y. 1961, C. 18, S. 1-4, s. 185-221.

Albayrak, Mustafa            : Türk Ceza Kanunu Öz Kitap, Ankara 2012.

Albayrak, Mustafa/

Özer, Fatma/İlhan, Fikret/

Erdoğan, Mustafa             : Yargı Kararları Işığında Koruma Tedbirleri Nedeniyle Tazminat Davaları (Haksız Yakalama, Gözaltı, Tutuklama, Arama ve El Koyma, Ankara 2014.

Aldemir, Hüsnü                 : Koruma Tedbirleri Nedeniyle Tazminat, Ankara 2012.

Atar, Yavuz                      : Türk Anayasa Hukuku, Konya 2002.

Baytar, Serdal                   : “Koruma Tedbirlerinden Doğan Zararın Karşılanması” TBBD, S. 61, 2005, s. 363 vd.

Çiçek, Cemil                      : Olağanüstü Hal ve Temel Hak ve Hürriyetler, Ankara 2010.

Çolak, Haluk/

Taşkın, Mustafa                : Ceza Muhakemesi Kanunu Şerhi, Ankara, 2007.

Doğru, Osman/

Nalbant, Atilla                   : İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi Açıklama ve Önemli Kararlar, C. 1, Ankara 2012.

Donay, Süheyl                   : Ceza Muhakemesi Kanunu Şerhi, İstanbul 2009.

Düzgün, Nuri/

Elmacı, Şerafettin             : Koruma Tedbirleri Nedeniyle Tazminat Davaları, 2.B, Ankara 2014.

Erdoğan, Mustafa             : Anayasa Hukuku, 7.B, Ankara 2012.

Feyzioğlu, Metin               : “Tutuklamadan Doğan Zararların Giderilmesi”, ABD, 1993/1, s.113-141.

Gören, Zafer                     : Anayasa Hukuku, Ankara 2011.

Gözler, Kemal                   : Türk Anayasa Hukuku Dersleri, 9.B, Bursa 2010.

Günay, Erhan                   : Öğreti ve Yargıtay Kararları Eşliğinde Koruma Tedbirleri Nedeniyle Tazminat Hâkimlerin Hukuki Sorumluluğu, Ankara 2014.

Gürbüz, Reşit                    : Anayasa Hukuku, Ankara, 2008.

İnceoğlu, Sibel                   : “Adil Yargılanma Hakkı”, İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi ve Anayasa (Editör: Sibel İnceoğlu), Ankara 2013, s. 209-286.

İnci, Z. Özen                     : Bir Koruma Tedbiri Olarak Türk Ceza Muhakemesi Hukukunda Tutuklama, Ankara 2014.

Karan, Ulaş                       : Kişi Özgürlüğü ve Güvenliği Hakkı”, İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi ve Anayasa (Editör: Sibel İnceoğlu) Ankara 2013, s. 179-208.

Karatepe, Şükrü               : Anayasa Hukuku, Ankara 2013

Kavalalı, Mümin/

Ünver, Naci                       : Hukukumuzda Kanun Dışı Yakalanan veya Tutuklananlara Tazminat Verilmesi, İstanbul 1979.

Malkoç, İsmail/

Yüksektepe, Mert              : Ceza Muhakemesi Kanunu, Ankara 2008.

Mungan, Özlem                 : Koruma Tedbirleri Nedeniyle Tazminat, www.mungan.av.tr/yazi/Haksiz%20Yakalama.doc‎ e.t 08.04.2014.

Özbudun, Ergun                : Türk Anayasa Hukuku, 13. B, Ankara 2012.

Soyaslan, Doğan               : Ceza Muhakemesi Hukuku, 4.B, Ankara 2010.

Şahin, Cumhur                  : Ceza Muhakemesi Kanunu Gazi Şerhi, Ankara 2005.

Tatar, Onur                      : Haksız Yakalama ve Tutuklamadan Doğan Tazminat Davaları, Ankara 2012.

Terzioğlu, Süleyman Sırrı : Anayasa Hukuku, Ankara 2013.

Toroslu, Nevzat/

Feyzioğlu, Metin               : Ceza Muhakemesi Hukuku, Ankara 2013

Tunç, Hasan/Bilir, Faruk/

Yavuz, Bülent                    : Türk Anayasa Hukuku, Ankara 2009.

Turhan, Faruk                  : Ceza Muhakemesi Hukuku, Ankara 2006

Ünver, Yener/

Hakeri, Hakan                  : Ceza Muhakemesi Hukuku, 3. B, Ankara 2010.

Ünver, Yener/

Hakeri, Hakan                  : Ceza Muhakemesi Hukuku, 6. B, Ankara 2012.

Yurtcan, Erdener              : CMK Şerhi, 5.B, İstanbul 2008.

 

Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi

Kazancı Bilişim İçtihat Bilgi Bankası

http://www.aihmbasvuru.com/78-basliklar/88-avrupa-insan-haklari-sozlesmesi-besinci-madde.html

http://www.aihmbasvuru.com/78-basliklar/89-avrupa-insan-haklari-sozlesmesi-altinci-madde.html

http://www.anayasa.gov.tr/Kararlar/KararlarBilgiBankasi

Çalışmanın konusu “Koruma Tedbirleri Sebebiyle Açılacak Tazminat Davalarının Hukukî Dayanağı ve Tazminat Davalarında Usul” dür. Bireylerin özgürlük alanlarına yapılan haksız müdahaleler, hukuk devletlerinde ve demokratik toplumlarda çözülmesi gereken önemli sorunlardandır. Türk hukukunda özgürlüklere yapılan haksız müdahalelerin önlenmesi hususunda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Anayasa, kanunlar ve yönetmelikler etkin rol oynamaktadır.

Çalışma iki bölümde ele alınmıştır. İlk bölümde, öncelikle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin koruma tedbirlerini ilgilendiren maddeleri açıklanmış ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nce bu konuda verilen kararlar incelenmiştir. Ayrıca, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarıyla, Türk Mah­kemelerinde bu konuda verilen kararlar karşılaştırılmıştır. Yine bu bölümde, Türk Anayasasının konuya ilişkin hükümleri, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile 466 sayılı Kanun Dışı Yakalanan veya Tutuklanan Kimselere Tazminat Verilmesi Hakkındaki Kanun hükümleri, Anayasa Mahkemesi kararları ışığında incelenmiştir.

1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun’un, 18. maddesi ile 07.05.1964 gün ve 466 sayılı Kanun Dışı Yakalanan veya Tutuklanan Kimselere Tazminat Verilmesi Hakkındaki Kanun yürürlükten kaldırılmış ve 5271 sayılı CMK’nın Yedinci Bölümünde, Koruma Tedbirleri Sebebiyle Tazminat ana başlığı altında, 141 ilâ 144. maddelerinde, tazminat isteme koşulları ve sonuçları yeniden kapsamlı bir şekilde düzenlenmiştir. Ancak, 5320 sayılı kanunun 6. Maddesi ile Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 141 ilâ 144. madde hükümlerinin 1 Haziran 2005 tarihinden itibaren yapılan işlemler hakkında uygulanacağı, bu tarihten önceki işlemler hakkında ise, 7.5.1964 tarihli ve 466 sayılı Kanun Dışı Yakalanan veya Tutuklanan Kimselere Tazminat Verilmesi Hakkında Kanun hükümlerinin uygulanmasına devam edileceği belirtilmiştir. Söz konusu ayrım da gözetilerek çalışmanın ikinci bölümünde Yargıtay kararları ışığında tazminat davaları bir bütün olarak ele alınarak, söz konusu davanın açılma süresi, yetkili mahkeme, davanın görülmesi usulü ve hükmedilecek tazminat miktarında dikkat edilmesi gereken hususlara ilişkin açıklamalarda bulunulmuştur.

 

Milletlerarası düzenlemeler içinde Türkiye’nin de taraf olduğu ve en etkin insan haklarını koruma yöntemini öngören düzenleme Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesidir. Sözleşme, 4.11.1950’de Roma’da imzalanmış ve 3.9.1953’te yürürlüğe girmiştir. Türkiye, Sözleşmeyi 4.11.1950’de imzalamış ve 10.03.1954 gün ve 6366 sayılı Kanun ile onaylamıştır[1]. Sözleşmenin uygulanmasının denetlenmesi görevi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesindedir.

Avrupa insan hakları sözleşmesinin beşinci ve altıncı maddeleri gerek adil yargılanma hakkı gerekse de özgürlükler bakımından ulusal kanunlar gibi mahkemeleri bağlamaktadır. Çalışmamızda, özellikle bu iki madde ayrıntılı bir şekilde açıklanarak, hükümlerin yorumunda, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi kararlarından da yararlanılmıştır. Gerek Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi gerekse de Anayasa Mahkemesinin, hükümlerin yorumunda ekseriyet şahısların haklarının korunmasının esas alındığı söylenebilir ise de, hükmen tutukluluk konusunda, tutuklunun hükümlü sıfatıyla tutuklandığının belirtilmesi ve artık kanunlardaki sürelerin işlemeyeceğinin belirtilmesi kanaatimizce hukuka aykırıdır.

Tutuklama bir tedbir olup, istisnai haller dışında, yargılama boyunca (temyiz de yargılama aşmasına dâhil olduğundan) devam ettirilmesi düşünülemez. Nitekim infaz ile ilgili mevzuatlar gereğince hükümlülere cezanın infazı aşamasında tanınan bir takım haklar bulunmaktadır. Bu sebeple de, yargılama boyunca tutuklu kalan bir hükümlünün infaz aşamasında olası bir takım haklarını elinden almak söz konusu olabilecektir. Bu durum, evrensel hukuk kaidelerinden “adil yargılanma hakkına” uygun düşmemektedir

Milli düzenlemeler içerisinde ise, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının yanı sıra, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile 466 Sayılı Kanun Dışı Yakalanan veya Tutuklanan Kimselere Tazminat Verilmesi Hakkında Kanun’un Düzenlemesi söz konusu olup iki kanunun uygulanma zamanları farklılık arz etmektedir.

Bilindiği üzere, 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun’un, 18. maddesi ile 07.05.1964 gün ve 466 sayılı Kan Dışı Yakalanan veya Tutuklanan Kimselere Tazminat Verilmesi Hakkındaki kanun yürürlükten kaldırılmış ve 5271 sayılı CMK’nın Yedinci Bölümünde, Koruma Tedbirleri Sebebiyle Tazminat ana başlığı altında, 141 ilâ 144. maddelerinde, tazminat isteme koşulları ve sonuçları yeniden kapsamlı bir şekilde düzenlenmiştir. Ancak, 5320 sayılı kanunun 6. Maddesi ile Ceza Muhakemesi Kanununun 141 ilâ 144. madde hükümlerinin 1 Haziran 2005 tarihinden itibaren yapılan işlemler hakkında uygulanacağı bu tarihten önceki işlemler hakkında ise, 7.5.1964 tarihli ve 466 sayılı Kanun Dışı Yakalanan veya Tutuklanan Kimselere Tazminat Verilmesi Hakkında Kanun hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağının belirtilmiştir.

Söz konusu ayrım dikkate alınarak yapılan açıklamalarda öncelikle her iki kanun arasındaki farklar ortaya konulmuştur. Burada dikkat çekici en önemli farkın, Ceza Muhakemesi Kanunu gereğince, Cumhuriyet Savcısının karar duruşmasına çıkma zorunluluğu olduğunu düşünmekteyiz.

Konu, Yargıtay kararları ışığında irdelenmiştir. Burada belirtmek isteriz ki, Yargıtay’ın söz konusu tazminat davaları bakımından genel vekâletnameyi yeterli bulması Hukuk Muhakemeleri Kanununa aykırıdır. Uygulamada, tensiple çağrılan davacıların davadan haberdar olmaması hususu haklılığımızı ortaya koymaktadır. Yine, davacının maddî tazminatını delillerle ispat edememesi durumunda net asgari ücret üzerinden tazminata hükmedilmesi ne kadar adilane bir çözüm ise de, Anayasa mahkemesinin bu gibi durumlarda, maddî tazminatın reddine karar vermesi de o denli hakkaniyete aykırıdır.

Dilekçelerde eksiklik bulunması durumunda, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun öngördüğü bir takım müeyyideler bulunsa da, Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sisteminin son hali ile bu durumun artık mümkün olmayacağını söyleyebiliriz. Nitekim UYAP üzerinden kişinin güncel adresine ulaşılabilmekte ve bu adres üzerinden kolluk araştırması yapılabilmektedir. Söz konusu araştırma sonucunda davacını başka bir yerde oturduğu tespit edilirse, mahkemece yetkisizlik kararı verilmelidir.

Tazminat davalarında, kanaatimizce, münhasıran tazminat davası açmak için verilen yeni tarihli vekâletnameler haricinde, davacı mutlaka getirtilerek mahkeme huzurunda dinlenmelidir. Burada, mahkemelerce yapılabilecek en önemli hata, söz konusu davada gelmeyen davacı adına zorla getirme yapılmasıdır. Bu davada gelmeyen davacı zorla getirilemez. Mahkeme, davacının adresine tebligat yaparak sonuca ulaşamıyorsa, vekile davacıyı hazır etmesi için süre vermelidir. Vekil hazır edemezse, davanın reddine karar verilmelidir.

Mahsuba ilişkin düzenleme gereğince, mahkemece artık sanığın haksız yere tutuklu kaldığı sürenin bir başka cezasından mahsup edilip edilmemesine gerek yoktur[2].

Mahkeme, henüz tensip aşamasında, maliye bakanlığına müzekkere yazarak, davacının aynı konuda maliye hazinesine açmış olduğu tazminat davasının bulunup bulunmadığını tespit etmelidir. Nitekim uygulamada bu durumun denetlenmesinin başka bir yolu bulunmadığından, kötü niyetli kişiler tarafından mükerrer davalarla aynı konu için birden fazla tazminat alınması mümkün olabilmektedir[3].

Tazminat davalarında mahkemece hükmedilecek tazminatın miktarında, faiz miktarı da göz önünde bulundurulmalıdır. Her ne kadar, Yargıtay ortalama olarak belirli bir miktarın ödenmesi gerektiğini düşünmekte ise de, kanaatimizce bu mümkün değildir. Hâkimler somut olaya, olayın içeriği, davacının beraat gerekçesine, unvanına göre her dava için farklı miktarlara hükmedebilmelidir. Hâkimler, vicdanına göre, kanuni sınırlar içersinde ve gerekçesini göstermek şartıyla her türlü kararı verme de hürdürler.

Yine, tazminat davalarında, mahkemenin haksız tutukluluk süresinin infaz görüp görmediğini araştırması gerekmektedir. Nitekim bir başka suçtan hükümlülüğü olan sanığın, tutukluluğu infaz görmemiş veya kısmen infaz görmüş olabilir.

Tazminat davalarında, Ceza Muhakemesi Kanununun yetkiye ilişkin hükümlerinden farklı olarak mahkeme davanın her aşamasında yetkisizlik kararı verebilmektedir. Burada, önemli olan husus yetkisizlik kararının başlı başına mernis adresine dayandırılmamasıdır. Kanun koyucun asıl amacı davacın oturduğu yerde davanın görülmesidir. Bu amaca binaen kolluk araştırması sonucu, tespit edilen adresin mahkemenin yetki alanı dışında kalması durumunda yetkisizlik kararı verilmelidir.

Tazminat davalarında, dava açma süresi yönünden Ceza muhakemesi yönünden her hangi bir sakınca bulunmasa da, 466 sayılı kanunun uygulanmasında sıkıntılar söz konusu idi. Yargıtay önceleri, davacının gerekçeli beraat kararından haberdar olduğu tespit edilemiyorsa, davanın ne zaman açılırsa açılsın süresinde açıldığını kabul etmekte idi. Söz konusu durum, hakkaniyete aykırı durumlar yarattığından bu karardan dönülerek, dava açma süresinin tespitinde Borçlar Kanununun haksız fiile ilişkin hükümlerinden yararlanılarak, en son dava açma süresi on yıl olarak belirlenmiştir. Kanun dışı yakalanan veya tutuklanan kimseler bakımından, devletin yaptığı yakalama veya tutuklama haksız fiili ceza davasının kesinleşmesi ile netleştiğinden bu tarih olayın vuku tarihi olup, beraat kararının kesinleşme tarihinden itibaren 10 yıl dolduktan sonra, davanın açılması halinde davanın reddine karar verilmesi gerekmektedir.

Konumuz açısından önem arz eden bir husus da Ceza Muhakemesi Kanunu m. 94 hükmüdür. Söz konusu madde başlığı yakalanan kişinin mahkemeye götürülmesi şeklinde düzenlenmiş olsa da, 21/2/2014 tarih ve 6526/7 maddesi ile değişiklik yapılmadan önceki halindeki uygulaması dikkate alındığında hiçbir şart aranmaksızın yapılan bir tutuklama idi. Bu madde hükmünün uygulamasının insan hakkı ihlali olmaması için bir ülkede teknolojik ve ulaşım alanlarında dünya kriterlerinin yakalanması gerekmekte idi. Nitekim 94. maddeye göre yapılan tutuklama da Ceza Muhakemesi Kanunu’nda tutuklama için aranan şartlar aranmamakta idi.

Tutuklama şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği değerlendirilmeksizin tutuklanan şahıslar kendilerinin yargılandıkları mahkemeye götürülmesi için ilgili kolluk biriminin iş durumunun müsait olmasını ve yol harcırahının devlet tarafından yatmasını beklemekte idi. Bu durumda uygulamada en az 1 hafta en çok 6 aya kadar uzayabilmekteydi. Söz konusu süre dikkate alındığında makul sürede mahkemeye çıkarılmayan şahısların sözleşmenin 5/5 hükmü gereğince devletten tazminat istemeye hakkı olduğu aşikârdır. Burada, davacının tazminata hak kazanabilmesi için CMK’nın 94. Maddesi (değişiklik öncesi) gereğince tutuklanıp cezaevine girmesi yeterlidir. Dava açmak için, yargılamanın sona ermesi gerekmemektedir.

Hükmün konuluş amacı dikkate alındığında ceza miktarı yüksek olan suçlarda kendi mahkemesi huzurunda ifade verilmesi ilgilinin yararına olmasındandır. Burada bu hüküm (değişiklik öncesi) insan hakkı ihlal edilmemesi için konulmuş olmakla birlikte, uygulaması konuluş amacına aykırı olarak başka bir ihlale yol açmaktadır.

Ülkemizde, Adalet Bakanlığı tarafından getirilen yenilikle, pek çok mah­kemeye “SEGBİS” adı altında video konferans sistemi kurulmakta ve uygulaması da yayılmaktadır. Söz konusu sistemle, başka yerlerde bulunan hükümlü veya tutuklular video konferans sitemiyle dinlenmekte, mahkemesine getirilmemektedir. Ancak, bu düzenleme sadece cezaevlerinde bulunanlar bakımından uygulanmaktadır. Kanaatimizce, mahkemeler bu sistemi yaygınlaştırarak cezaevinde olmasa dâhi sanığın en yakın “SEGBİS” sisteminin olduğu bir mahkemeye sevkinin sağlanarak buradan yargılandığı mahkeme ile iletişime geçilmek suretiyle ifadesinin alınması gerekmektedir. Yoksa, düzenlemenin nihai amacına ulaştığı söylenemeyecektir.

Bu anlamda 21/2/2014 tarih ve 6526/7 maddesi ile 21/2/2014 tarih ve 6526/7 maddesi ile değişiklik Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 94. Maddesinde yapılan değişiklikle söz konusu mağduriyet giderilmiştir. Ancak, ülke­mizde her mahkemede “SEGBİS” sisteminin olmayışı hususu dikkate alındığında, sanık yirmi dört saat içinde yetkili hâkim önüne çıkarılamıyorsa ve “SEGBİS” sisteminin bulunduğu mahkemeye sanığın götürülmesi yirmi dört saati geçecek ise, sanık bu durumda tazminata hak kazanacaktır. Özgürlüğe yapılan müdahale, sadece kişinin cezaevine konması değildir. Kişi, cezaevine konmasa da, belirtilen süreler aşılmak suretiyle veya süreler kapsamında özgürlüğünden mahrum bırakıldı ise, yargılama beraatle sonuçlandığı takdirde, haksız olarak özgürlüğünden mahrum kaldığı süreler için tazminat isteyebilir. Fakat yargılama neticesinde mahkûmiyet söz konusu olursa, bu durumda, ancak kanunda belirtilen süre (yirmi dört saat) aşılmak suretiyle özgürlüğünden mahrum kaldığı süre için tazminat isteyebilir. Kısaca tekrar açıklamak gerekirse, beraat halinde, sorguya sevk için geçen süre yirmi dört saat veya altında olsa da sanık tazminat isteyebilir. Mahkûmiyet halinde ise, sanık ancak kanunda belirtilen süre (yirmi dört saat) aşılmak suretiyle özgürlüğünden mahrum kaldığı süre için tazminat isteyebilir.

Ceza muhakemesinde duruşmanın en önemli ilkelerinden biriside yüz yüzeliktir. Kanaatimizce, yüz yüzelik ilkesi iyi niyetle getirilen “SEGBİS” sistemiyle anlamını bulamamaktadır. Nitekim, mahkeme olarak an itibariyle karşınızda bulunan şahısla, kameradan konuşarak ifadesini aldığınız şahsın cevapları değişebilmektedir. Ceza hukukun en önemli argümanı vicdandır. Bazen, mahkemeler, bütün deliller sanığı işaret etse de, vicdani kanaat getirememekte ve beraat kararı verebilmektedir. Ancak, video sisteminde, mahkeme sanığın ifade verirken vücut diline vakıf olamamaktadır. Bu sebeple, devlet tarafından adli hizmetlere yönelik ve sadece değişiklik öncesi Ceza Muhakemesi Kanununun 94. Maddesi gereğince yapılan tutuklamalara ilişkin görevlendirilecek bir kolluk birimiyle durumun daha isabetli bir hal alacağı kanaatindeyiz.

Sözleşmenin 5. Maddesi hükmü gereğince makul süre içerisinde mahke­me huzuruna çıkarılmayanlar tazminat isteme hakkını haizdirler. Burada, dikkat edilmesi gereken husus bireyin tazminata hak kazanabilmesi için, değişiklik öncesi 94. madde hükmü gereği tutuklanıp makul süre içerisinde mahkemeye çıkarılmaması yeterlidir. Bireyin ayrıca tutuklu kaldığı suçtan beraat etmesi aranmaz. Ancak, tutuklu kaldığı suçtan ayrıca beraat eden şahsa bu durum iki ayrı tazminat hakkı da vermez. Şahıs tek tazminata hak kazanırken iki farklı hukuk ihlali hükmedilecek tazminatın miktarında dikkate alınır. Ceza Muhakemesi Kanunun 94. maddesinin ihlali sebebiyle açılacak tazminat davalarında kanaatimizce yargılamanın sona ermesi gerekmemektedir. Söz konusu durum değişiklik öncesi mutlak iken, değişiklik sonrası durumda ise, süre aşımı halinde geçerlidir. Yirmi dört saat içinde, sevk sağlanarak sorgusu yapılan şahıs ancak beraat halinde tazminat isteyebilir.

Yargıtay 12 Ceza Dairesi, yeni tarihli kararlarında “29.05.1957 tarih ve 4-16 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da belirtildiği üzere, vekâlet ücreti, yargılama giderleri kapsamında olup, bu hakkın asıl davadan bağımsız olarak dava konusu yapılamayacağı ancak ait olduğu davada hüküm altına alınması gereken ve ilgili davada temyizen incelenebilecek haklardan olduğu ve ceza davasında ödenmeyen vekalet ücretinin maddi tazminat kapsamında ayrıca istenemeyeceği” ne hükmetmiştir.

 

 

 

 



[1]      RG. T. 19.03.1954 S. 8662.

[2]      “5271 sayılı CMK’nın 144/1. maddesinin (1). fıkrasının (a) bendinde tazminat isteyemeyecek kişiler arasında “gözaltı ve tutukluluk süresi başka bir hükümlülüğünden indirilenler” de sayılmış ise de; hükümden sonra 30/04/2013 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6459 sayılı İnsan Hakları ve İfade Özgürlüğü Bağlamınında Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 18. maddesi hükmü ile anılan maddenin 1. fıkrasının (a) bendinin yürürlükten kaldırılmış olması karşısında, kesinleşen 375 TL adli para cezasının bilirkişi raporunda tespit edilen maddî tazminat miktarından mahsup edilemeyeceğinin gözetilmemesi,” Y. 12. CD. E. 2013/17429 K. 2013/25257      T. 11.11.2013 (Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi e.t 03.06.2014).

[3]      “Dairemizce yapılan temyiz incelemeleri sırasında aynı konu ve haksız tutuklama nedenine dayalı olarak birden fazla dava açıldığının tespit edilmesi nedeniyle, hazine zararına yol açan mükerrer davalara ilişkin ödemelerin önlenmesinin temini ve kamu kaynaklarının etkili, verimli ve hukuka uygun kullanılması bakımından, aynı konu ve haksız tutuklama nedenine dayalı açılmış başka dava olup olmadığının, Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden sorgulanarak ve ilgili maliye hazinesinden sorularak tespit edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,” Y. 12. CD. E. 2013/26779 K. 2014/5929   T. 10.03.2014 (Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi e.t 03.06.2014).

Yorum Yap

Lütfen yorum yazmak için oturum açın ya da kayıt olun.