Genel İşlem Şartları

Yayınevi: Yetkin Yayınları
Yazar: Adem YELMEN
ISBN: 9789754648331
212,50 TL 250,00 TL

Adet

 
   0 yorum  |  Yorum Yap
Kitap Künyesi
Yazar Adem YELMEN
Baskı Tarihi 2014/05
Boyut 16x24 cm (Standart Kitap Boyu)
Cilt Karton kapak

BH351
Türk Borçlar Kanunu'na Göre Genel İşlem Şartları 
Adem YELMEN
2014/05 Baskı, 188 Sayfa
ISBN 978-975-464-833-1 

Batı hukuk sistemlerinde yaklaşık yüz yıldır mevcut olan genel işlem şartları 818 sayılı Borçlar Kanunu’nda yer almış değildi. Genel işlem şartlarının Borçlar Kanunu’nda yer alması, ilk olarak 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu ile gerçekleşmiştir. Gerçekten de, genel işlem şartları, Türk Hukukunda ayrıntılı olarak Türk Borçlar Kanunu’nun 20 ilâ 25. maddelerinde düzenlenmiştir. Türk Borçlar Kanunu’ndaki genel işlem şartları hakkında bugüne kadar monografik bir çalışma yapılmamıştır. Bu sebeple doktrindeki kaynak eksikliğinin giderilmesine yardımcı olmak, bu çalışmanın amaçlarından birisidir. Ayrıca genel işlem şartları, gündelik hayatta çok fazla uygulama alanı bulmaktadır. Deyim yerinde ise, genel işlem şartları taşımayan bir işlem yapılması adeta imkânsız hale gelmiştir. Üstelik genel işlem şartları ihtiva eden işlemleri sadece tacirler değil, herkes yapmaktadır. Bu ise, söz konusu şartların, toplumun tamamını yakından ilgilendirdiğini gösterir. İşte bu çalışmanın yazılmasında, bütün toplumu yakından ilgilendiren bu müessesenin, geniş kitleler tarafından bilinmesine yardımcı olmak da amaçlanmıştır. Nihayet yapılacak kanun değişikliğine yol göstermek amacıyla bazı tekliflerde bulunmak da bu çalışmanın amaçları arasında yer almaktadır. Okuyucudan dileğimiz ise, bu çalışmadan “yüksek lisans tezi niteliği”nin ötesinde bir beklentiye girmemeleridir. (Önsöz'den)

I. Konunun Takdimi ve Önemi

Bu çalışmanın konusu, “Türk Borçlar Kanunu’na Göre Genel İşlem Şartları”[1]dır. Genel işlem şartlarının ortaya çıkışı 19. yüzyıldaki sanayi inkılâbına dayanmaktadır[2]. Gerçekten de, sanayinin gelişimi ile birlikte bazı mal ve hizmetler, seri olarak üretilmeye ve kitlelere sunulmaya başlanmıştır[3]. Bunun sonucu olarak, taraflar arasında her gün onlarca sözleşme yapılması gereği hâsıl olmuştur. Bu durum ise, önceleri şahsî olarak yapılan sözleşmelerin standartlaştırılmasını, belli bir forma bağlanmasını ve onlara mantıklı bir muhteva ve yapı verilmesini mecburî kılmıştır[4]. Böylece şahsî sözleşmelere, her zaman geçerli olacak şekilde hazırlanan genel işlem şartları eklenmeye başlamıştır. Diğer taraftan, genel işlem şartları, sanayi toplumu ve serbest pazar ekonomisi içerisinde, ticaretin şekillendirilmesini mümkün kılmıştır. Bu suretle şahsî nitelikte olan sözleşmeler, giderek standart sözleşmelere dönüşmeye başlamıştır[5].

Genel işlem şartları ile birlikte, ticarî ve hukukî iş ve işlemlerin yürütülmesi basitleştirilmiştir. Bu yol ile aynı zamanda rizikoların geniş ölçüde hesaplanabilmesi imkânı sağlanmıştır[6]. Çünkü genel işlem şartları, ilke olarak iş hayatında bu tür iş ve işlemlerde elde edilen genel birikim ve tecrübelere dayanılarak hazırlanmaktadır[7]. Ayrıca, modern toplumun ihtiyaç duyduğu her düzenlemeyi kanun koyucudan beklemek de mümkün değildir. Bunun yerine söz konusu düzenlemeleri, uzmanlar tarafından hazırlanan genel işlem şartları ile karşılamak, ekonomik gereklere daha uygun düşmektedir.

Genel işlem şartları alanındaki yukarıda bahsedilen gelişme, birtakım sakıncaları da beraberinde getirmiştir. Nitekim genel işlem şartları, kanunî düzenlemeleri, kullanan lehine tek taraflı hükümlerle değiştirmiştir[8]. Türk hukukunda öngörülen sözleşme serbestîsi (AY. m. 48, TBK. m. 26), bir tarafın şart koyma hürriyetine, diğer tarafın da sözleşmeye bağımlılığına dönüşmüştür[9]. Başka bir deyişle, genel işlem şartlarında sözleşme hürriyeti ve irade uyuşması korunamamıştır. Böylece sözleşme serbestîsi, tek taraflı ayrıcalık durumuna gelmiştir[10].

Genel işlem şartlarını ihtiva eden sözleşmeler, çoğu zaman zayıf taraf aleyhinedir. Zira bu tür sözleşmelerde daha güçlü olan ve genel işlem şartlarını hazırlayan taraf, genellikle tüketici olan tarafa bir dayatmada bulunmaktadır[11]. Bu olumsuz durum, sözleşmenin zayıf tarafında yer alan kimselerin bunlar karşısında korunmasını gerektirmiştir[12],[13]. Çünkü piyasanın kendi iç dinamiklerine göre işleyişi, söz konusu denge bozukluğunu gidermeye yeterli olamamaktadır[14]. Diğer taraftan, Kanunkoyucunun genel işlem şartları hakkında kayıtsız kalmasının, Anayasa’da yer alan sosyal devlet ilkesi (m. 2) ile bağdaşmayacağı düşüncesi gittikçe hâkim olmaya başlamıştır[15]. Bununla birlikte, genel işlem şartlarının içeriğinin denetlenmesi, bazı hükümlerin geçersizliğine karar verilmesi ve koruyucu temel ilkelerin belirlenmesi konusunda önceleri çekingen davranılmıştır[16]. Ancak, daha sonra gerek doktrinde ve gerekse yargı kararlarında, bu konuda adil ve hakkaniyete dayalı bir düzen oluşturulması için önemli gayret gösterilmiştir[17]. Bunun yanında, bahsedilen şartları denetlemeye yardımcı kıstaslar benimsenmiş ve bunlar uygulanmaya başlanmıştır.

Yukarıda özet olarak verilen açıklamalardan da görüldüğü üzere, Batı hukuk sistemlerinde yaklaşık yüz yıldır mevcut olan genel işlem şartları 818 sayılı Borçlar Kanunu’nda yer almış değildi[18]. Genel işlem şartlarının Borçlar Kanunu’nda yer alması, ilk olarak 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu ile gerçekleşmiştir. Gerçekten de genel işlem şartları, Türk Hukukunda ayrıntılı olarak Türk Borçlar Kanunu’nun 20 ilâ 25. maddelerinde düzenlenmiştir. Türk Borçlar Kanunu’ndaki genel işlem şartları hakkında bugüne kadar monografik bir çalışma yapılmamıştır[19]. Bu sebeple doktrindeki kaynak eksikliğinin giderilmesine yardımcı olmak, bu çalışmanın amaçlarından birisidir. Ayrıca genel işlem şartları, gündelik hayatta çok fazla uygula alanı bulmaktadır. Deyim yerinde ise, genel işlem şartları taşımayan bir işlem yapılması adeta imkânsız hale gelmiştir. Üstelik genel işlem şartları ihtiva eden işlemleri sadece tacirler değil, herkes yapmaktadır. Bu ise, söz konusu şartların, toplumun tamamını yakından ilgilendirdiğini gösterir. İşte tezin yazılmasında, bütün toplumu yakından ilgilendiren bu müessesenin, geniş kitleler tarafından bilinmesine yardımcı olmak da amaçlanmıştır. Nihayet yapılacak kanun değişikliğine yol göstermek amacıyla bazı tekliflerde bulunmak da tezin amaçları arasında yer almaktadır.

II. Konunun Sınırlandırılması

Genel işlem şartları, Avrupa Hukukunda önceleri müstakil veya bağımsız kanunlar halinde hazırlanmış ve uygulanmıştır. Meselâ Alman Hukukunda 2002 yılında kadar ayrı bir Genel İşlem Şartları Kanunu (AGBG)[20] kabul edilmişti. Ancak 26.11.2001 yılında yapılan bir düzenleme ile adı geçen Kanun yürürlükten kaldırılmıştır. Böylece söz konusu ülkede genel işlem şartlarına ilişkin hükümler, AB direktifleri ve günün ihtiyaçları dikkate alınarak yeniden düzenlenmiş, ancak bu sefer ayrı kanun yerine BGB. § 305 vd.’na alınmıştır.

Genel işlem şartları ile ilgili olarak, Türk Borçlar Kanunu dışında ilgili mevzuatta da muhtelif hükümler yer almaktadır. Gerçekten de, 6502 sayılı Tüketicinin Koruması Hakkında Kanun’un 5. maddesinde, “Tüketici sözleşmelerindeki haksız şartlar” düzenlenmiştir[21]. 4077 Sayılı TKHK. m. 6’ya (6502 Sayılı TKHK. m. 5) dayanılarak “Tüketici Sözleşmelerindeki Haksız Şartlar Hakkında Yönetmelik”[22] kabul edilmiştir. Ancak bahsedilen düzenlemeler, uygulama alanı itibariyle sadece tüketicileri[23] kapsamaktadır. Diğer taraftan, Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’da yer alan düzenlemeler, sadece haksız şartlara özgülenmiş değildir. Nihayet burada bahsedilmesi gereken başka bir düzenleme ise Tüketici Sözleşmelerinde Yer Alan Kötüye Kullanılabilir Kayıtlara İlişkin 1993 tarihli Avrupa Birliği Yönergesidir. Bu Yönerge’de, tüketici sözleşmelerinde kullanılıp genel işlem şartları niteliği taşımayan ancak pazarlık konusu yapılmamış olan bütün haksız sözleşme şartları denetime tâbi tutulmuştur[24].

Genel işlem şartları ile ilgili olan diğer bir düzenleme 6102 sayılı TTK. m. 55/1-f[25]’de yer almaktadır. Söz konusu hüküm, “Haksız Rekabet” ana başlığı altındaki “dürüstlük kuralına aykırı davranışlar, ticari uygulamalar” içerisinde ele alınmıştır. Bahsedilen Kanunun uygulama alanı göz önünde tutulduğunda ise, söz konusu düzenlemeler, ticarî işler[26] kapsamında sadece haksız rekabet meselesinde uygulama alanı bulur.

Genel işlem şartları ile ilgili başka bir düzenleme de, 5464 Sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu’nun 24. vd. maddelerinde yer almaktadır. İlgili Kanun’da “Sözleşme Şekli ve Genel İşlem Şartları” başlığını taşıyan bu bölümde, sözleşme şartları, sözleşme değişiklikleri ve faiz hesaplamasına ilişkin hükümler yer almaktadır. Görüldüğü gibi Kanun ile, banka kartları ve kredi kartlarının çıkarılması, kullanımı, takas ve mahsup işlemlerine ilişkin usul ve esaslar düzenlenmiştir. Burada kartlı ödemeler sisteminin etkin çalışması amaçlanmıştır. Bu sebeple adı geçen Kanun’un kapsamı dikkate alındığında, bahsedilen düzenlemeler, sadece kartlı sistem kuran, kart çıkaran, üye işyeri anlaşması yapan kuruluşlar ile üye işyerleri ve kart hamilleri hakkında uygulama alanı bulur[27]. Yine 5464 sayılı Kanun’a dayanılarak “Banka Kartları ve Kredi Kartları Hakkında Yönetmelik”[28] kabul edilmiştir. Söz konusu Yönetmelik’in dördüncü bölümü olan 17 ilâ 20. maddelerinde sözleşme şekli ve genel işlem şartları ile ilgili düzenlemeler yer almaktadır.

Genel işlem şartları ile ilgili son bir düzenleme “Aracılık Faaliyetleri ve Aracı Kuruluşlara İlişkin Esaslar Hakkında Tebliğ”[29] de yer almaktadır. Tebliğ’in 13. maddesi ile, borsa üyeleri ile yatırımcılar arasında imzalanan çerçeve sözleşmelere sınırlama getirilmiştir. Bahsedilen hükümlerin uygulama alanı dikkate alındığında, genel işlem şartları kadar geniş bir alana hitap edilmediği açıkça görülür.

Türk hukukunda genel işlem şartlarına ilişkin yukarıda kısaca özetlenen temel düzenlemelerin dışında, başka hükümler de mevcuttur. Gerçekten de, TTK. m. 854, TTK. m. 1425/III ve 4077 sayılı TKHK. m. 10/I bu düzenlemelerden bazılarıdır. Ancak bunların uygulama alanı da son derece sınırlıdır.

Çalışmamızda genel işlem şartları, yukarıda sözünü edilen düzenlemelerin tamamı bakımından kümülâtif olarak ele alınmak yerine, esas olarak Türk Borçlar Kanunu’nda yer alan hükümlere hasredilmiştir. Bununla birlikte, konunun daha iyi izahı için ilgili hükümlere, gerekli olduğu yerlerde yeterli ölçüde yer verilmiştir.

İncelememiz üç “Bölüm” ve bir “Sonuç”tan meydana gelmektedir. Birinci bölümde, genel işlem şartlarının tanımı, unsurları, yarar ve sakıncaları, uygulama alanı, ferdî (hususî) anlaşmaya dönüşmesi ve genel işlem şartlarında önem taşımayan hususlar ele alınmıştır.

İkinci bölümünün konusu, genel işlem şartlarının sözleşme kapsamına girmesi ve yorumlanmasıdır. Burada öncelikle genel işlem şartlarının sözleşme kapsamına girmesi ve şartları, yazılmamış sayılma ve yazılmamış sayılmanın sözleşmeye etkisi incelenmiştir. Sözleşme kapsamına girme, doktrinde genel işlem şartlarının denetim aşamalarından “yürürlük denetimi” olarak da ifade edilmektedir. Bu kapsamda genel işlem şartlarının varlığı hakkında açıkça bilgi verilip, içeriğinin öğrenme imkânı sağlanması ve karşı tarafın kabulü konularına yer verilmiştir. Daha sonra Türk Borçlar Kanunu ile getirilen “yazılmamış sayılma” müessesesi üzerinde ayrıntılı olarak durulmuş ve yazılmamış sayılmanın hüküm ve sonuçları açıklanmıştır. Akabinde “Genel İşlem Şartlarının Yorumlanması” meselesine yer verilmiştir. Bu kapsamda, genel işlem şartlarında yorumun şartları, sınırı ve yorumlamada metod ve ilkeler ele alınmıştır.

Nihayet çalışmanın üçüncü bölümünde, genel işlem şartlarının içerik denetimine yer verilmiştir. Çalışmamız, Türk Borçlar Kanunu’nda yer alan düzenlemelere hasredildiği için burada, kanunî düzenleme uyarınca genel işlem şartlarında içerik denetiminin ölçüsü olarak dürüstlük kuralları ayrıntılı olarak ele alınmıştır. Bu kapsamda dürüstlük kurallarının tanımı, içerik denetiminde özellikleri ve sınırlandırılması konularına yer verilmiştir. Akabinde içerik denetimi ile geçersizliğine hükmedilebilecek, özellikle BGB. § 308 ve 309’da yer alan emsal genel işlem şartları incelenmiş ve içerik denetiminin hüküm ve sonuçları izah edilmiştir.

İncelemelerimiz sırasında vardığımız kanaatler ise, toplu bir şekilde “Sonuç” kısmında yer almaktadır.



[1]      Türk Borçlar Kanunu’nda söz konusu müessese için “genel işlem koşulları” ifadesi kullanılmıştır. Ancak bu çalışmada kanunî ifade yerine “genel işlem şartları” deyimi tercih edilmiştir. Bunun sebebi birden fazladır. Her şeyden önce “şart” kelimesi dilimize yerleşmiştir. Ayrıca “şart” kavramı doktrinde de kabul görmüştür. Meselâ, ERTEN, Ali; Sorumsuzluk Şartları, Ankara 1977; SİRMEN, Lale; Türk Özel Hukukunda Şart, Ankara 1992; PULAŞLI, Hasan; Şarta Bağlı İşlemler ve Hukukî Sonuçları, Ankara 1989; REHBİNDER, Manfred (Çev. Ömer TEOMAN); Genel İşlem Şartları ve Tüketicinin Korunması, Ord. Prof. Dr. Ernst E. Hirsch’e Armağan, İÜHFM Özel Sayısı, C. XIII, S. 1-4, İstanbul 1977; TEKİNALP, Ünal; Türk Bankacılık Uygulamasında Genel İşlem Şartları, Prof. Dr. Ernst E. HİRSCH’in Hatırasına Armağan, Ankara 1986; OĞUZ, Cemal; Genel İşlem Şartları ve İçerik Sınırları, (Yayımlanmamış Doktora Tezi), Ankara 1993; ATAMER, Yeşim M.; Sözleşme Özgürlüğünün Sınırlandırılması Sorunu Çerçevesinde Genel İşlem Şartlarının Denetlenmesi, İstanbul 1999; HAVUTÇU, Ayşe; Açık İçerik Denetimi Yoluyla Tüketicinin Genel İşlem Şartlarına Karşı Korunması, İzmir 2003; YALÇIN, Onur; Banka Kredi Sözleşmelerindeki Genel İşlem Şartlarının Geçerliliği, Ankara 2006. Bütün bunların yanında Türk Borçlar Kanunu’nda “şart” kelimesi tamamen terk edilmiş de değildir. Nitekim “şart” kelimesi kullanılmaya devam edildiği gibi (TBK. m. 117/II, m. 237/I, m. 263/II, m. 405/I, m. 406/III, m. 420/II, m. 583/I, m. 584/I ve m. 637/III), bu iki kelime yer yer birlikte de (TBK. m. 420, m. 583) kullanılmıştır. Bu itibarla biz de müessesesin kanundaki ifadesinin aksine, dilimizde ve doktrinde yerleşmiş olan “şart” kelimesini kullanmayı uygun bulmaktayız.

[2]      REHBİNDER, s. 641; MüKoBGB/Basedow, Vorbemerkung, Rn. 1; TEKİN­ALP, s. 125; OĞUZ, s. 1; ATAMER, Denetleme, s. 1; HAVUTÇU, s. 2;     KARAGÖZ, Veli; Tip İş Sözleşmelerinde Öngörülen Cezai Şartın Genel İşlem Şartları Bağlamında Değerlendirilmesi, AÜEHFD., C. VIII, S. 1-2, (2004),        s. 593; YALÇIN, s. 42; BAHTİYAR, Mehmet; Genel İşlem Koşullarına Karşı Tüketicilerin Korunması, YD., C. 22, Ocak-Nisan 1996, S. 1-2, s. 100; YAVUZ, Selçuk; Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun Açısından Haksız Şartlar, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Ankara 2007, s. 33; BERK­HAN, İhsan; Genel İşlem Şartları (Haksız Şartlar), http://hukuksalduzlem. blogspot.com/2011/01/genel-islem-sartlari-haksz-sartlar.html, s. 3 (E. T.: 19.09.2012); ANTALYA, s. 285.

[3]      MüKoBGB/Basedow, Vorbemerkung, Rn. 1.

[4]      REHBİNDER, s. 641; TEKİNALP, s. 125; BAHTİYAR, Tüketici, s. 100-101; HAVUTÇU, s. 2; ÖZEL, Çağlar; Genel İşlem Koşulları Meselesi ve Borçlar Kanunu Tasarısının Genel İşlem Koşullarına Yönelik Getirdikleri, SED., Ocak-Haziran 2006/I, s. 155; AYRANCI, Hasan; Enerji Sözleşmeleri, Ankara 2010, s. 272, 275.

[5]      ATAMER, Denetleme, s. 2; ANSAY, Tuğrul; Kitap Tanıtımı (Yeşim Atamer: Sözleşme Özgürlüğünün Sınırlandırılması Sorunu Çerçevesinde Genel İşlem Şartlarının Denetlenmesi, İstanbul 1999, 321 s.), BATİDER, C. XXI, S. 1, Y. 2001, s. 257; HAVUTÇU, s. 2; YALÇIN, s. 42.

[6]      REHBİNDER, s. 641; TEKİNALP, s. 125; OĞUZ, s. 1.

[7]      EREN, Fikret; 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’na Göre Hazırlanmış Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 14. Baskı, Ankara 2012, s. 215.

[8]      TEKİNALP, s. 126; OĞUZ, s. 2; BAHTİYAR, Tüketici, s. 78; BOSTANCI, Şebnem; Genel İşlem Şartları, http://www.hukukiboyut.com/arsiv/ d2009112493649.pdf, (E. T.: 19.09.2012).

[9]      REHBİNDER, s. 643; TEKİNALP, 126.

[10]     REHBİNDER, s. 643.

[11]     ANSAY, s. 257; BOSTANCI, http://www.hukukiboyut.com/arsiv/ d2009112493649.pdf, (E. T.: 19.09.2012).

[12]     TEKİNALP, 126; AYRANCI, s. 273.

[13]     Sözleşmenin zayıf tarafının korunması düşüncesi 20. Yüzyılın başlarında bazı eserlere konu olmuştur. Gerçekten de İsviçre Hukuku’nda Schweingruber, bu konuda geçen yüzyılın başlarında bir eser yayınlamıştır. Bkz. Schweingruber, Edwin; Die wirtschaftlich schwächere Vertragspartei insbesondere nach den allgemeinen Bestimmungen des schweizerischen Obligationenrecht, Bern 1930, (BAŞPINAR, Veysel, Borç Sözleşmelerinin Kısmî Butlanı, Ankara 1998,         s. 2’den naklen).

[14]     ANSAY, s. 257.

[15]     REHBİNDER, s. 644.

[16]     TEKİNALP, 126.

[17]     TEKİNALP, 126-127.

[18]     Bununla birlikte Yargıtay’ın genel işlem şartlarının denetimine ilişkin bir içtihadı mevcuttu. Söz konusu karar göre; “Prensip olarak Türk hukukunda genel işlem şartları (veya iltihaki sözleşmeyi) önceden idari kontrolün veya sonradan yargı kontrolünün yapılmasını öngören bir yasal düzenleme mevcut değildir. Bu durumda genel işlem şartlarındaki kayıtların kontrolü, ancak dava halinde, özellikle kayıtların yorumu, tamamlanması ve değiştirilmesi veya geçersiz sayılması hâkimin görevine dâhil olmaktadır. Gerek Ülkemizde, gerek Alman ve İsviçre Mahkemeleri içtihatları ile bilimsel öğretisinde, genel işlem şartlarının (veya iltihaki sözleşmenin) uyuşmazlık tarafından hâkim tarafından kontrolünde, açık olmayan kayıtların metni kaleme alan aleyhine yorumlanacağı, alışılmamış kayıtların geçersiz, şaşırtıcı kayıtların ise (sözleşmenin içeriğinden sayılmayacağı, münferit sözleşmedeki hükümlere aykırı olan kayıtların uygulanmayacağı, kişilik haklarını sınırlayan kayıtların hükümsüz olacağı ilkeleri geliştirilmiş ve uygulanmıştır.” 13. HD., E. 1998/4263 ve K. 1998/6098. Karar metni için bkz. GÜNAY, Cevdet İlhan; Türk Borçlar Kanunu Şerhi, Ankara 2012,      s. 180-181.

[19]     818 sayılı Borçlar Kanunu döneminde genel işlem şartları hakkında monografik bir çalışma için bkz. OĞUZ, s. 1 vd. ; ATAMER, Denetleme, s. 1 vd.;          HAVUTÇU, s. 1 vd.

[20]     Gesatz zur Regelung des Rechts der Allgemeinen Geschäftsbedingungen vom 9. Dezember 1976.

[21]     6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun, 28.11.2013 tarih ve 28835 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmıştır. Bu kanunun ile 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun yürürlükten kaldırılmaktadır. 6502 sayılı Kanun’un yürürlüğe giriş tarihi ise 28.05.2014’dür.

[22]     Bkz. RG. T. 13.06.2003, S. 25137.

[23]     Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un maddî anlamada uygulama alanı hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. OZANOĞLU, Hasan S.; Tüketici Sözleşmeleri Kavramı (Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un Maddî Anlamada Uygulama Alanı), AÜHFD., C. 50, S. 1, Y. 2001, s. 55 vd.

[24]     ATAMER, Yeşim M.; Genel İşlem Şartlarının Denetiminde Yeni Açılımlar, (Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun m. 6, Tüketici Sözleşmelerindeki Haksız Şartlar Hakkındaki Yönetmelik ve Yeni Borçlar Kanunu Taslağı m. 18a-F), Prof. Dr. Necip KOCAYUSUFPAŞAOĞLU İçin Armağan, Ankara 2004,    s. 291.

[25] I  I - Dürüstlük kuralına aykırı davranışlar, ticari uygulamalar

        MADDE 55- (1)

        “f) Dürüstlük kuralına aykırı işlem şartları kullanmak. Özellikle yanıltıcı bir şekilde diğer taraf aleyhine; 1. Doğrudan veya yorum yoluyla uygulanacak kanuni düzenlemeden önemli ölçüde ayrılan, veya 2. Sözleşmenin niteliğine önemli ölçüde aykırı haklar ve borçlar dağılımını öngören, önceden yazılmış genel işlem şartlarını kullananlar dürüstlüğe aykırı davranmış olur.”

[26]     Ticarî iş hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. ARKAN, Sabih; Ticari İşletme Hukuku, On Altıncı Baskı, Ankara 2012, s. 1 vd.; DAL, Çağatay; Ticari İş Kavramı ve Sonuçları, (Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi), Konya 2007, s. 1 vd.

[27]     BKKKK. m. 2/II’ye göre; “Kendi işyerleri ile sınırlı olmak üzere, mal veya hizmetlerin vadeli satışı ile alıcının borç alacak durumunun izlenmesi amacıyla kart çıkaran veya sistem oluşturan veya herhangi bir kredilendirme işlemi yapılmaksızın veya hesaba bağlı olmaksızın önceden belirlenen bir tutarla sınırlı olmak üzere kart düzenleyen gerçek veya tüzel kişiler bu Kanun hükümlerine tâbi değildir.”

[28]     Yönetmelik için bkz. 10.03.2007 tarih ve 26458 sayılı Resmî Gazete.

[29]     31.08.2011 tarihinden geçerli olmak yürürlüğe giren bu Tebliğ, 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 15.12.1999 tarihli ve 4487 sayılı Kanun’la değişik 30 uncu maddesinin (a), (b) ve (c) bentlerinde sayılan aracılık faaliyetleri ile bu faaliyetleri Kanun’un 31, 32, 33, 34 ve 50 nci maddeleri hükümleri çerçevesinde yapacak kuruluşların, kuruluş, faaliyet ve yetkilendirilmelerine ilişkin esasları düzenlemektir.

Yorum Yap

Lütfen yorum yazmak için oturum açın ya da kayıt olun.